Küsûf; daha çok güneş tutulması, husûf ise, ay tutulması için kullanılır.
Küsûf ve husûf namazı İslâm hukukçularının büyük çoğunluğuna göre müekked sünnettir. Yalnız Hanefî ve Mâlikîler husûf namazım mendûb görürler. Kur’ân’da şöyle buyurulur: “Gece, gündüz güneş ve ay, O’nun varlığını gösteren âyetlerdendir. Güneşe veya ay’a secde etmeyiniz. Bütün bunları yoktan var eden Allah’a secde ediniz”[1] Bu âyet-i kerîme, ay ve güneş tutulması sırasında, bunları yaratan Allah için namaz kılmaya işaret etmektedir.
Hz. Peygamber, (s.a.s) oğlu İbrahim vefat ettiği zaman üzülmüştü. Aynı günde güneşin tutulması üzerine bazı insanların, güneşin de Hz. Muhammed’in (s.a.v) üzüntüsüne ortak olduğunu öne sürmesi üzerine, Allâh’ın elçisi şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz güneş ve ay, Allâh’ın âyetlerinden iki âyettir. Herhangi bir kimsenin ölümü veya dünyaya gelmesi yüzünden tutulmazlar. Siz onların tutulduğunu gördüğünüz zaman, tutulma sona erinceye kadar namaz kılınız ve dua ediniz”[2]
Küsûf namazı, mukîm veya misafir olsun, beş vakit namazla yükümlü olan erkek ve kadınlar için meşrûdur. Çünkü küsûf ve husûf namazında Rasûlüllah (s.a.s)’in uygulaması böyle olmuştur. Bu namaz ezan ve kametsiz kılınır. Bir münâdî sadece “essalâtü câmia= namaz toplayıcıdır” diye seslenir cemaatle veya tek tek, gizli veya açık okunarak, hutbeli veya hutbesiz kılınması mümkün ve caizdir. Ancak bu namazın mescidde ve cemaatle kılınması daha faziletlidir.
Deprem, fırtına, yıldırım düşmesi, şiddetli yağmur, dolu, kar ve salgın hastalık gibi felâket zamanlarında, cemaatsiz olarak, diğer namazlar gibi iki rek’at namaz kılmak mendub’tur. Burada küsuf namazına kıyas yapılmıştır.[3]
Hanefilere göre küsuf namazı, bayram, cum’a ve nafile namazlar gibi iki rek’attan ibarettir. Ezansız, kametsiz, hutbesiz kılınır ve her rek’at; bir rükû ve iki secdeli olur. Delil, Ebû Davud’un naklettiği şu hadistir: “Rasûlüllah (s.a.s) iki rek’at namaz kıldı ve rek’atlarda ayakta duruşları (kıyamı) uzun yaptı. Sonra geri döndü, güneş açılınca da şöyle buyurdu: “Bunlar, Allah’ın kendisiyle kullarını korkuttuğu belgelerdir. Bu gibi mucizeleri gördüğünüz zaman, farz namazlardan en yeni kıldığınız namaz gibi namaz kılınız”[4]
Çoğunluk İslâm hukukçularına göre, küsûf namazı iki rek’at olup, her rek’atte iki kıyâm, iki kırâat, iki rükû ve iki secde bulunur. Sünnet olan okuyuş şöyledir: İlk kıyamda Fatiha’dan sonra, Bakara sûresi veya ona denk bir sûre, ikinci kıyamda Fatiha’dan sonra, bundan daha az, üçüncü kıyamda Fatiha’dan sonra, daha da az, dördüncü kıyamda yine Fatiha’dan sonra, bir öncekinden daha az miktarda Kur’ân okunur. Kıyamda ilk okuyuştan sonra rukûya varılır, sonra doğrulur ve ikinci okuyuşu yapar, sonra yine rukûya varılır ve secdeye gidilir. İlk rukûda yaklaşık yüz, ikincide seksen, üçüncüde yetmiş ve dördüncüde elli âyet okuyacak kadar “Sübhanallah= Allâh’ım seni bütün noksan sıfatlardan tenzih ederim” der. [5] Çoğunluğun bir rek’atta iki rüku için dayandığı delil şu hadistir. Abdullah b. Amr şöyle demiştir: Hz. Peygamber (s.a.s) zamanında güneş tutulduğunda “namaz toplayıcıdır” diye nidâ olundu. Rasûlüllah (s.a.s) bir secdede iki rükû yaptı, sonra ayağa kalktı, tekrar bir secdede iki rükû yaptı. Sonra güneş açıldı. Hz. Aişe şöyle dedi: Bu namazın rükûundan daha uzun hiç rükû yapmadım. Secdesinden, daha uzun hiç bir secde de yapmadım”
Kusuf Allah’ın Kullarını Korkutmasıdır
Ebu Musa (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in zamanında güneş tutuldu da korkarak kalktı ve:
‘Allah’ın gönderdiği bu ayetler hiç kimsenin ölümü ve hayatı için olmaz! Fakat Allah onu kullarını korkutmak için göndermektedir. Güneş tutulması gibi bir şey gördüğünüz vakit Allah’tan korkarak istiğfar ve O’nu anmaya yönelin!’ buyurdu.”[6]
Aişe (Radiyallahu Anha) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in zamanında güneş tutulmuştu.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Namaz toplayıcıdır’ diye nida etmek üzere bir müezzin gönderdi. Bunun üzerine halk toplandı. Kendisi öne geçip dört rükû ve dört secdeli iki rekât namaz kıldırdı.”[7]
Aişe (Radiyallahu Anha) şöyle dedi:
“Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in hayatında güneş tutuldu. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) mescide çıktı. İnsanlar onun arkasında saf oldular. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) tekbir aldı ve uzun bir kıraatle Kur’an okudu. Sonra tekbir aldı uzun bir rükû ile rükû etti.
Sonra:
‘Semiallahu limen hamideh’ dedi doğruldu. Secde etmedi ve uzun bir kıraatle Kur’an okudu. Bu ikinci kıraati birincisinden daha kısa idi. Sonra tekbir aldı ve uzun bir rükû ile rükû etti. Bu ikinci rükû birinciden daha kısa idi.
Sonra:
‘Semiallahu limen hamideh Rabbena ve leke’l-hamd’ dedi. Sonra secde etti. Bu secdeden sonra son rekâtte de aynı şeyleri birinci rekâtte ki gibi söyledi. Böylece Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) iki rekâtte dört secde ile dört rükûu kemale erdirdi. Namazdan çıkmadan önce güneş açıldı. Sonra hutbe için ayağa kalktı, Allah’a layık olduğu şekilde senada bulundu.
Sonra:
‘Güneş ve ay Allah’ın ayetlerinden iki ayettir. Onlar hiç kimsenin ölümü ve hayatı için tutulmazlar! Siz onları gördüğünüz zaman hemen namaza koşun!..’ buyurdu.”[8]
Aişe (Radiyallahu Anha) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in zamanında güneş tutuldu. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) insanlara namaz kıldırdı.
Sonra:
‘Şüphesiz ki güneş ve ay Allah’ın ayetlerinden iki ayettir. Onlar hiç kimsenin ne ölümünden ve ne de hayatından dolayı tutulmazlar! Sizler bu tutulmayı gördüğünüz zaman Allah’a dua edin, tekbir getirin, namaz kılın ve sadaka verin!..’ buyurdu.”[9]
[1] Fussilet, 37
[2] Buhârî, Küsûf, 1,3,8,13,15,17; Müslim, Kusûf, 10; Ahmed b. Hanbel, IV, 249, 253; eş-Şevkânî, Neylü’l-Evtâr, III, 326
[3] Zeylaî, Nasbu’r-Râye, II, 234, 235
[4] Buhârî, Küsuf, 6, 14; Müslim, Küsûf, 21, 24; Ebû Dâvud, İstiskâ, 3, 4
[5] Zühaylî, el-Fıkhu’l-İslâmî ve Edilletuh, 1405/1985, II, 399
[6]İbni Hibban 2836, Buhari 1033, Müslim 912/24, Ebu Avane 2/367, Nesei 1502, İbni Huzeyme 1371, Ebu Yağla 7302, Begavi Mesâbîh 1051
[7] Müslim 901/4, Buhari 1038, Nesei 1464, İbni Hibban 2842, Darekutni 2/62, Begavi 1146
[8] Buhari 1019, Müslim 901/3, Ebu Davud 1180, Nesei 1464, Tirmizi 561, İbni Mace 1263, İbni Huzeyme 2/314, İbni Hibban 2842, İbnu’l-Carud 249, Ahmed 6/87
[9] Müslim, 901/4, Buhari, 1038-Peygamberimizin Dilinden Namazlarda okunacak dualar-hkerrar