Kategoriler
Tavsiye Siteler
Son Yazılar
Son yorumlar

Velayet Mertebeleri, Seyr Makamları ve Latifelerle ilişkileri İmamı Rabbani (k.s) Mektubat 260 ncı Mektub Bu mektûb, hakîkatleri bilen, ma’rifetler sâhibi, ilâhî feyzlere, sonsuz rahmetlere kavuşmuş oğlu şeyh Muhammed Sâdıka yazılmışdır. İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin yolunu ve Vilâyet-i evliyâ, Vilâyet-i enbiyâ ve Vilâyet-i ulyâyı ve insandaki on latîfeyi bildirmekdedir: Bismillâhirrahmânirrahîm. Âlemlerin rabbi olan Allahü teâlâya hamd olsun! Peygamberlerin en üstününe salât ve selâm olsun! Ey oğlum, Allahü teâlâ, seni mes’ûd eylesin! İnsana (Âlem-i sagîr) ya’nî küçük âlem denir. Bu Âlem-i sagîr, on parçadan meydâna gelmişdir. […]

Haydarı Kerrar Son Eserleri
Sponsor Olmak İster misin ?

Bir Mürşidin İrşad Şeceresi Nasıl Gelir   Tariki Nakşi yolunda yapılan derslerden birisi olan Hatme-i Hacegan da sadatların (ks) şecereleri  o Mürşidin İrşad tasarrufunu bildirdiği gibi aynı zamanda da onun hak bir Mürşit olduğunun göstergesidir.  Bu şecerelerde gerçekten o Mürşidi kamiller hakkında çok bilgiler saklıdır. Bunlara değinmeyeceğim şecerenin nasıl geldiğini kısa bir izahla yetineceğim. Çünkü bazı çevrelerce bizlere yöneltilen sorulardan biri de bu meseledir.   Bilinmelidir ki Manevi şecere ile Ezanı Muhammediye arasında geliş usulü olarak bir bağ vardır şöyle ki:   Bilindiği […]

Keşf, Mükaşefe ve Manevi Alemler   Günümüzde adı bazı çevrelerce özellikle sihir, büyü, Astral, Medyumluk, cindarlık vs. işlerle uğraşan ve meraklılarının  sıkça zikrettikleri ve sahibi olduklarını iddia ettikleri Keşif ve Mükaşafenin aslının ne olduğunu mümkün mertebe kısa ve öz anlatmaya çalışacağız ki hem bu iddia da bulunanlar belki gerçeği görür Tövbe ederler. Hem de bu ilimlerin asıl kaynağı olan Mutasavvıflar bu yüce hallerin kendi yollarında olduğunu bilsin ve gittikleri Gönül dostlarının kapılarına sıkıca sarılsınlar         KEŞF: Arapça, açığa çıkarma, örtülü olanı […]

YAKAZA (Uyanık Olma Hali) Hak Teâlâ bir hadis-i kudsî’sinde Davud (as)’a hitaben şöyle buyurdu: “Ey Davud! Uyanık ol… Din kardeşine karşı yumuşak davran. Sana, benim isteğim doğrultusunda itaat etmeyene ve seninle muvafık olmayana dost olma. Çünkü o senin düşmanındır.” Buradaki yakazadan (uyanıklıktan) murad, gaflet uykusundan kurtulmaktır. Ve cehaletten berî olmaktır. Salike evvela lâzım olan şey; gaflet uykusundan uyanması ve Hak için, onun rızası doğrultusunda kıyama kalkmasıdır. Nitekim Allah-u Teâlâ Habibine hitaben şöyle buyurmuştur: “Ey Muhammed! Sen onlara şöyle de: ‘Size birtek öğüdüm var. […]

Allah’a (c.c) Kaçmak Ne Demek   7.DERECE: Halktan ve sair şeylerden Hakk’a firar etmek   Allah u Teâlâ Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor: “Ey Muhammed! Sen onlara şöyle söyle; “Allah’a koşun! Şüphesiz ben, Allah tarafından sizlere gönderilen apaçık bir uyarıcıyım.” (Zariyat, 50)   Şeyhu’l-İslâm ‘menâzil-ü Şâirin’ de şöyle buyuruyor: “Firar, vücudu olmayandan (halktan) vücûdu bakî olana (Hakk’a) kaçmaktır.” Bir kul safayı kalp ile Allah’a firar etmez ise ve buna mukabil Hak Teala onu kendi katına cezbetmek isterse, bunun alâmetleri halkın o kimseye buğz ve […]

Veli –Velayet Nedir Dost, arkadaş, yardımcı, birinin işini üstlenen, yönetici, ermiş kişi. Çoğulu evliya manalarına gelir. Rabbimizin isimlerinden biri de Veli ismidir ki: Dost, yardımcı, müminlere dost ve yardımcı, kullarının işlerini üzerine alan, sevdiklerine dost olan ve yardım eden. Allah, sevdiği kullarının dostudur. Onlara yardım eder. Sıkıntılarını, darlıklarını kaldırır, ferahlık verir. İyi işlere muvaffak kılar. Her çeşit karanlıklardan kurtarır, nurlara çıkarır. Artık onlara korku ve hüzün yoktur. Herkesin korktuğu zaman, onlar korkmazlar Manasındadır. Bu husus kuran da: Haberiniz olsun ki Allah’ın velileri (dostları)için […]

Vehim Mertebesindeki Âlem ve Kayyûmluk Şüphe yok ki, âlem, Hak Teâlâ’nın mahlûkudur, sebât ve istikrar sâhibidir. Doğru haberci olan Efendimiz’in (a.s) bildirdiği üzere, âhiretteki dâimî azap ya da sevap türünden ebedî hayatta karşılaşacağımız hususlar, (bu dünyâdaki) âlemin bazı cüzleri ile ilişkilidir (meselâ bu dünyâda iyilik yapan, âhirette sevaba ulaşacaktır). Zâhir âlimleri bu âlemi mevcûd-i hâricî (gerçekte var olarak) bilirler, onu hâricî tesirlerin kaynağı olarak düşünürler. Sûfîler ise âlemi vehmî (gerçekte değil, vehim ve hayâl mertebesinde var) bilirler. Vehim ve his mertebesinin dışında âlemin […]

İrâde ve Kerâmet Ey oğul! Sâlike, ihtiyâr (tercih) ve irâdesinin fânî olmasından sonra ihsân edilen irâde ile kerâmet türünden her istediği şeyin vukû bulması şart değildir. Oysa avâm ve halk bunu böyle (vukû bulur) zannederler. Hattâ olur ki, (bazen) kâmil bir zâta bu irâdeyi ihsân ederler ama onda hiç kerâmet zuhûr etmez. Yine bu irâde sâhibinin, birinci irâde sâhibinden (kerâmet ehli kişiden) daha yüksek  makâmda bulunması da câizdir. Şeyhu’ş-şuyûh (Sühreverdî) Avârif’te demiştir ki: “Bazen Allah Teâlâ kulunu terbiye etmek ve onun îmânını takviye […]

Ruhlar Âlemi ve Zâtî Tecellî Cisimler âlemi, ruhlar âleminin gölgesi gibidir. Ruhlar âlemi de zâtın aynısı olan ilâhî şuûnâtın ya da zâta zâid olan ilâhî sıfatların gölgesi gibidir. Birinci gölge olma durumu yani ruhlar âleminin şuûnâtın gölgesi gibi olması, Muhammedî meşreb insanlara mahsustur (Muhammedî meşreb kişilerin ruhları, ilâhî sıfatların değil, o sıfatların asılları olan şuûnların gölgesi gibidir). Çünkü zât gaybından (sırf zâttan) hâsıl olan tam câmi‘iyyet (kapsayıcılık) bu şekilde (şuûnâtın gölgesi olarak) gerçekleşebilir. Bu sebeple tecellî-yi zâtî de onlara (Muhammedî meşreb velîlere) mahsus […]

Seyr-u Sülûk Mertebeleri Gölge mertebesi (daire-i zıll) Allah’ın vâcibî isim ve sıfatlarıdır. Bu mertebe mahlûkâtın taayyünlerini (hakîkatlerini, a‘yân-ı sâbitesini) ihtivâ etmektedir. Ancak peygamberler ile büyük meleklerin hakîkatleri bundan müstesnâdır. İlâhî isimlerden her birinin gölgesi şahıslardan bir şahsın mebde-i taayyünüdür (hakîkatidir). Bu gölge mertebesi hakîkatte isim ve sıfatlar mertebesinin tafsîlidir. Meselâ “İlim” sıfatı hakîkî bir sıfattır. Cüz’iyyât (ilmin alt unsurları, detay parçaları) o sıfatın gölgeleridir ve icmâl (ilmin özü) ile irtibatlıdırlar. O hakîkatin her cüz’ü (parçası), peygamberler ve melekler dışındaki şahıslardan bir şahıstır. Peygamberler […]