EL-HAYİY, (ES-SETÎR) Bu isimler, Rasûlullahın (s.a.v.) şu hadislerinden alınmadır: “Şüphesiz ki Allah hayâlıdır. Kulu elini O’na uzattığı zaman onu boş çevirmekten haya eder. Diğeri “Şüphesiz ki Allah (c.c.) halimdir, hayâlıdır, iffetlidir, haya ve iffeti sever; sizden biriniz yıkanırken kendisini gizlesin.( Ebû Davud, II/78; Tirmizî, V/556, İbnu Mâce, II/331. Neseî, I/200; Beyhakî, 1/198) “Allah hayâ, edeb sahibidir, (hayiyy) günahları, ayıpları örtendir, (setîr) hayâyı, edebi, edep yerlerini örtmeyi sever. Biriniz guslettiği zaman avret yerlerini örtsün.” (Ebû Dâvud, Hammam, 2) Canlı olmak, utanmak, […]
ER-RAFÎK-REFİK Bu isim Rasûlullahın (s.a.v.) sahih bir hadisinden alınmadır: “Allah rafîkdir/nazik bir dosttur. Rıfk ile, yumuşaklıkla muamele edilmesini sever. Sertlikle veya başka bir şekilde yapılana vermediğini rıfk ile/yumuşaklıkla yapılana verir.” (Müslim: III/2004.) Malumunuz Efendimizin (s.a.v) son anlarında en çok yaptığı dua Refiki ala duasıdır. Allah Teâlâ, fiillerinde yumuşaklıkla muamele eder. Bütün mahlukatı hikmetine ve rıfkına/yumuşaklığına uygun bir şekilde tedrici olarak/aşama aşama yaratmıştır. Bir kimse, Allah’ın yaratma kanunlarına ve O’nun peygamberine (s.a.v) uyarak işlerini yumuşaklık, sükunet ve vakar ile yürütmelidir. Bu metod peygamberin (s.a.v) […]
ER-RAÛF (اَلرَّؤُفُ)287-Eriyail-Şevyail: Şefkati olan, şefkati çok, rahmet ve şefkatiyle her bir canlının üzerinde titreyen; en gizli ve en küçük ihtiyaçlarına cevap veren; son derece merhamet ve şefkat sahibi. Zikrine devam eden saadeti ebedi sahibi olur. Sinirlendiği anda 10 defa “Yâ Rauf ism-i şerifini ve 10 defa salavat-ı şerife okuyanın hiddeti kaybolur, sevaba kavuşur. Haksızlığı uğrayan bir kimsenin zalimin elinden kurtulması için 287 defa “Yâ Rauf ism-i şerifi okunur. Eşlerden biri haram işler ve diğerini de aynı haramı işlemeye zorlarsa, zorlanan eş, 287 defa […]
EZ-ZÂHİR (اَلظَّاهِرُ)1106-Ra’zeyail-Ğakkehayail: Açık, aşikar, varlığı açık olan, varlığını ve birliğini belgeleyen birçok delilin bulunması açısından aşikâr, varlık ve birliğinin delilleri her şeyde apaçık görünen; bütün varlıklar dış görünüşleriyle ve sanatlı yapılışlarıyla O’nun kudret ve sanatına şa¬hitlik eden, kat’î delillerle bilinen. Allah Teâlâ’nın varlığı her şeyden âşikârdır. Gözümüzün gördüğü her manzara, kulağımızın işittiği her nağme, elimizin tuttuğu, dilimizin tattığı her şey, fikirlerimizin üzerine çalıştığı her mana, hâsılı, gerek içimizde, gerek dışımızda şimdiye kadar anlayıp sezebildiğimiz her şey O’nun varlığına, birliğine, kemal sıfatlarına şâhiddir. Zühalde […]
EL-MUAHHİR (اَلْمُؤَخِّرُ)847-Cercyail-Dazveyail: Erteleyen, geri bırakan, istediğini geri koyan, istediğini zaman ve mekân yönünden, maddî-manevî yönden, şeref ve rütbe bakımından sona bırakan; her şeyi eceli gelinceye kadar erteleyen; imtihan gereği genellikle kullarının cezasını hemen vermeyip âhiret gününe bırakan. Allah Teâlâ istediğini ileri, istediğini geri aldığı gibi, bâzan da kullarının teşebbüslerini, onların bekledikleri zamanda neticelendirmez, maksadlarını arkaya bırakır. Bunda birçok hikmetleri vardır. Bu hikmetleri araştırmak, sezmeğe çalışmak gerekir. Zikrine devam edenler düşmandan iftiradan, nifaktan emin olur. Zalimlerin zulmü ertelenmiş olur. Günde “Yâ Muahhir” ism-i şerifini […]
EL-MUKADDİM (اَلْمُقَدِّمُ)184-Racyail-Tarafyail: Öne alan, istediğini öne alan, ileri geçiren, istediğine, zaman ve mekân yönünden; maddî manevî yönden, şeref ve rütbe bakımından öncelik veren. Allah Teâlâ bütün mahlûkatı yaratmıştır. Ancak seçtiklerini ileri almıştır. İnsanların bazısını dince, dünyaca bazısı üzerine derece derece yükseltmiştir. Fakat bu yükseltme ve seçme, kulların kendi amelleri ile ona lâyık olmaları neticesinde olmuştur.Zühal saatinde zikrine devam eden ebediyen saadet bulur adavet bulmaz. Tarikat yolunda olanlar bu ismin zikriyle konakları çabucak aşarlar. Harb zamanında, “Yâ Mukaddim” ism-i şerifini okumaya devam edenler, galip […]
EL-MUÎD (اَلْمُعِيدُ)124-Haygayail-Hafyail: Tekrar yaratan, öldürüp yeniden dirilten, ölmüş ve dağılmış, yok olmuş sayısız canlıları her baharda ilk yaratılışlarında olduğu gibi yeniden diriltip inşâ eden (yaratan); gönderdiği rızıklarla varlıkların mevcudiyetini her an tazeleyen; mahşerde ise bu ismin azamî derecede tecellîsiyle bütün varlıkları oraya uygun bir tarzda yeniden yaratan. Herşey mukadder olan ömrünü tamamlayıp öldükten sonra, Allah’tan başka kimse kalmaz, fakat varken yok olan bu insanları âhiret günü Allah Teâlâ diriltip yeniden hayatlandırır, yeniden yaratır. Sonra da dünya hayatlarında yaptıkları işlerden hesaba çeker. Zikrine devam […]
EL-HAFÎZ (اَلْحَفِيظُ)998-Denayail-Cefyail: Koruyan, muhafaza eden, koruyup gözeten ve dengede tutan, bütün varlıkların her türlü davranış, hal ve hareketlerini kayde¬den, insanların bütün yaptıklarını sorgulama için inceden inceye dikkatle kaydeden; milyonları aşan canlı türlerinin nesillerini, tohum ve nutfelerinde (çekirdeklerinde, özlerinde, spermlerinde) muhafaza edip devam ettiren; bütün varlıkları devamlı gözetimi altında tutan; onları heı türlü zarar ve kötülüklerden koruyan, her şeyi belli vaktine kadar âfât ve belâlardan saklıyan. Hıfz, korumak, demektir. Bu koruma iki şekilde olur: a) Varlıkların devamını sağlamak, muhafaza etmektir. b) Birbirlerine zıd olan […]
EL-HALÎM (اَلْحَلِيمُ)88-Akayail-Cehtıyail: Kızgınlıkla ve acele ile muamele etmeyen, yumuşaklık sahibi, günah ve isyanlarına rağmen kullarını hemen cezalandırmayıp onlar için tevbe ve ümit kapılarını açık bırakan; onları sonsuz rahmet ve keremiyle nzıklandırmaya devam eden. Hilm, suçluların cezasını vermeye gücü yetip dururken bunu yapmamak, onlar hakkında yumuşak davranmak ve cezalarını geriye bırakmaktır. Suçluyu cezalandırmağa iktidarı olmayana halîm denmez. Halîm, kudreti yettiği halde, bir hikmete binaen cezalandırmayana denir. Allah Teâlâ Halîm’dir. Her günah işleyeni hemen cezalandırmaz. Hışım ve gazapta acele etmez, mühlet verir. Bu mühlet içinde […]
EL-VÂRİS (اَلْوَارِثُ)707-Zekdeyail-Derdyail-Hezyail: Servetin, mülkün gerçek sahibi, her şeye varis olan, varlığının sonu olmayan, mülkün ezelî ve ebedî olan; kendinden başka her şey ölüm ve yokluğa mahkûm olan, yaratıklar öldükten sonra da varlığı devam eden ve her şey kendisine dönecek olan, servetlerin geçici sâhipleri elleri boş olarak yokluğa döndükleri zaman servetlerin hakikî sâhibi. Allah Teâlâ mülkün gerçek sâhibi olduğu gibi, gerçek vârisidir de. İnsanların mülk sâhibi olmaları geçici olduğu gibi, varislikleri de geçicidir. Mülkün gerçek vârisi, mülk sâhibi Allah’tır. Kıyâmet hengâmında bütün canlılar ölecek, […]