Kategoriler
Tavsiye Siteler
Son Yazılar
Son yorumlar

VÜCUD   Olmak, varolmak, olan, varolan, mevcut. Kelam ilminde Allah’ın zorunlu varlığını dile getirir. Kelamcılara göre Allah’ın nefsî, zatî ya da sübutî sıfatlarındandır. Yunan felsefesinin, özellikle Aristo metafiziğin İslâm dünyasına girmesinden önce, kelamcılar genel bir kavram olarak vücud yerine şey ve cisim kavramlarını kullanıyorlardı. Bu dönemde, kelamcıların tartıştıkları başlıca konulardan birini, Allah’a şey ya da cisim denilip denilemeyeceği oluşturuyordu. Sonunda Allah’a cisim denilemeyeceği, çünkü Allah’ın cismin gerekli niteliklerinden olan boyutlu olmaktan münezzeh olduğu sonucuna varıldı. Buna karşılık, diğer şeyler gibi olmamakla birlikte, Allah’a […]

Haydarı Kerrar Son Eserleri
Sponsor Olmak İster misin ?

ŞEFÂAT HAKTIR   Bir kimsenin bağışlanmasını istemek; bir kimseden, başka bir kimse için iyilik yapmasını ve zarardan vazgeçmesini rica etmek; yardım etmek; başkası hesabına yalvarmak, rica etmek; birinin önüne düşüp işinin görülmesi için dua ve niyazda bulunmak. Şefâat edene eş-şâfi’, eş-şefi (başkası lehine taleb eden) denilir. Bu ayette şefâat; aracı olmak, yardım etmek ve öncülük etmek anlamlarına gelir: “Kim güzel bir şefâatla (hayır ve iyiliklere aracı, vasıta olmakla) şefâat ederse, bundan kendisine bir sevab (hisse) vardır. Kim de kötü bir şefâatle (kötülüğe delil […]

Peygamberler Masumdur.   Bütün Peygamberler küçük ve büyük günah işlemekten, küfür­den ve çirkin işlerden korunmuşlardır. Peygamberlerin evveli Hz. Âdem, Âhiri Hz. Muhammed Mustafa sallellâhu aleyhi vesellem’dir. Hz. Âdem için, peygamber değildi, de­mekse küfürdür. Çünkü peygamberlerin peygamberliği Kitap, Sün­net ve İcma-i Ümmetle sabittir. Hz. Peygamber’den peygamberlerin sayısı sorulunca şöyle cevap verdiği rivayet edilmiştir: “Yüzyirmi dörtbin, bir rivayette de, ikiyüz yirmidört bin” buyurdu. Fakat, en iyisi, peygamberleri sayı ile sınırlamamaktır. Peygamberler, bütün kötülüklerden ve hususiyle küfürden korunmuşlardır. Günah işlemezler, küfür halinde bulunamazlar. Zira kü­für en […]

ELFAZI KÜFÜR VE ÇEŞİTLERİ   Elfâz’ın tekili olan lafız (lafz); söz, kelime ve ifade demektir. Küfür ise “kefera” fiilinden masdar olup, sözlükte; bir şeyi örtmek anlamına gelir. Kalbindeki imanını örten kimseye de bu yüzden münkir veya kâfir denilmiştir. Bir terim olarak, kişiyi küfre düşüren ve dinden çıkmasına sebep olan sözlere “elfâz-ı küfür” adı verilir. Bir mü’mini küfre düşüren sözler dörde ayrılır. Bunlar: İstihzâ, istihfaf, istihkar ve  istinkârdır. İstihzâ, dinin esaslarından birini alaya almak; istihfâf, inanılması gereken ve zarûrât-ı diniyye denilen prensipleri küçümsemek, hafife […]

Mektubatı Rabbani İmanın 6 Şartı İkiyüzaltmışaltıncı mektûbu, üstâdı Muhammed Bâkî-billah “kuddise sirruh” hazretlerinin iki oğlu, hâce Ubeydüllah ve hâce Abdüllaha yazmışdır. İlhâm ve firâset yolu ile, mubârek kalbine doğan, (İlm-i kelâm) akîde ya’nî i’tikâdından ba’zısını bildirmekdedir. Kitâblardan alarak ve akl ve düşünce ile bularak yazmadığı hâlde hepsi, Ehl-i sünnet vel-cemâ’at âlimlerinin sözlerine uygundur. Allahü teâlâ, ömr sarf ederek, istirâhatlerini fedâ ederek, durmadan çalışan o âlimleri, en üstün iyiliklerle mükâfatlandırsın! İmâm-ı Rabbânî müceddid-i elf-i sânî şeyh Ahmed-i Fârûkî Serhendî “kuddise sirruh”, dahâ ilm deryâsına […]

AKÂİD NEDİR Dînin temel hüküm ve prensiplerini özlü bir şekilde anlatan kâide ve düstûrlar. Akâid kelimesi inanç anlamına gelen “Akide” kelimesinin çoğul şeklidir. Kesin olarak inanılan şey, iman ve anlayış şekli demektir. Akâid; ibadeti değil, inancı; yani ameli değil, imanı esas alan İslâmî kâîde ve hükümlerin tümüdür. Kısaca akâid, Kur’an ve Sünnet ışığında İslâm Dini’nin iman esaslarından sistemli bir şekilde bahseden düstûrlardır. İslâm’ın ilk dönemi olan Asr-ı Saâdet’te, Resulullah (s.a.s.)’ hayattayken diğer bütün İslâmî ilimler gibi akâid ilmi de yazılmamış ve henüz tedvîn […]

FETRET DEVRİ VE O ZAMANDAKİLERİN İMANI MESELESİ Fetret devri, Fetret çağı; Yüce Allah’ın gönderdiği Peygamberlerden iki Pey­gamber arasındaki -İsâ Aleyhisselâmla Muhammed Aleyhisselâm arasında oldu­ğu gibi- Peygamberliğin, kesintiye uğradığı, Peygambersiz zaman, durgunluk za­manı demektir.[1] Rivayete göre: İsâ Aleyhisselâmla Muhammed Aleyhisselâm arasındaki Fet­ret müddeti, altı yüz yıldır.[2] Kur’ân-ı kerim’de, Fetret devri ile ilgili âyette şöyle buyrulur: “Ey Ehl-i kitap! Peygamberlerin arası kesildiği bir zamanda, gerçekleri apaçık söyleyip duran Resulümüz (Muhammed) gelmiştir, ki, bize, ne (Cennetle) bir Müj-deleyici, ne de, (Cehennemle) bir Uyarıcı gelmedi! demeyesiniz diye, […]

İSLAMIN  İNANÇ  TEMELLERİ Başlangıç ve her şeyin evveli nihayetsiz her şeyin sonu, Kadim, Kerim, fazilet ve cömertlik sahibi varlığı kendinden,  alemlerin yegane gerçek hükümdarı,  Rabbi olan Allah’a Hamd ve senalar olsun. Kıyamete dek salat ve selam rahmet Nebisi, Ümmetin şefaatçisi,  halkın aynasında Hakkın kainattaki tecellilerinin en mükemmeli olan Peygamberimiz, Seyyidimiz, Rehberimiz  Hz. Muhammed Mustafa’ya  (s.a.v ) Onun pak, temiz,  şerefli Alinin ve Güzide  Ashabının, Salihlerin ve onlara uyanlara olsun.amin Allah’a Hamd Rasulüne salat ve selam dan sonra bil ki  Rablerin Rabbi  ve Alemlerin […]