Kategoriler
Tavsiye Siteler
Son Yazılar
Son yorumlar
3 yıl önce root1 root1 tarafından yazıldı, 89 kez okundu ve hakkında hiç yorum yapılmadı.

Evrende Güneş ve Ay kaç tanedir?

Görmüyor musunuz; Allah, yedi göğü birbirleriyle bir uyum (mutabakat) içinde yaratmıştır?”Ve Ay’ı bunlar içinde bir nur kılmış, Güneş’i de (aydınlatıcı ve ısıtıcı) bir kandil yapmıştır.”(Nuh,16,17)

Geceyi, gündüzü, Güneş’i ve Ay’ı (yaşamanızı sağlayacak ve ihtiyaçlarınızı karşılayacak şekilde) sizin emrinize verdi; yıldızlar da O’nun emriyle istifadenize hazır haldedir. (Bu müjdeler, ileride gerçekleşecek uzay yolculuklarıyla, hayret verici nimet ve neticelere erişileceğine işarettir.) Şüphesiz bunlarda, aklını kullanabilen bir topluluk için nice ayetler ve ibretler gizlidir.(Nuh,12)

Allah’ın varlığını belgeleyen ayetlerden olup da karşımızda bütün parlaklıklarıyla en çok duran ve dünya üzerindeki hayat kendilerine bağlı bulunan ay ve güneş, Kuranın en çok üzerinde durduğu gök varlıkları olmuşlardır. Bizi en çok kendi ay ve güneşimiz ilgilendirdiği için Kuran onları bizim karşımıza daha fazla çıkarmıştır. Hal böyle olunca da ayetlerin bazılarında çoklukla ifade edilen bu varlıklar, müfessirlerin çoğunluğunca tek güneş ve ay olarak manalandırmışlardır.  Yukarda verdiğimiz ayetlerde böyle yedi gökte güneşler ve aylar ifade eden ayetlerdendir. Buradaki kamer (:ay) kelimesinin kendi türündeki bütün ecrâmı (yıldız) ifade etmesi mümkün iken müfessirler bunu sadece dünyamızın kamerine yormuşlardır. Bunda da en büyük etki yukarda da değindiğimiz gibi, yaşadıkları dönemdeki astronomi bilgilerinin günümüzdeki kadar gelişmemiş olmasındandır.  Buna benzer baş­ka bir âyette de: Dikkatle ve ibretle seyredin ki;) Gece, gündüz, Güneş ve Ay O’nun ayetlerindendir (Allah’ın kudret ve rahmet alâmetlerindendir) buyrulur. (Fussilet,37) bu ayette ay ve güneş ile ilgili zamir ikil değil de ço­ğul olarak gelmiştir. Müfessirler bizim galaksimiz, güneş ve aydan başka gökler olabilme ihtimalini bilmediklerinden veya ihtimal vermediklerinden bu ayetteki “onlar” çoğul lafzını gece, gündüzü de dahil ederek kullanmışlardır. Oysa ayetlerin ifadelerinden bizler çok net şu an kâinatta, göklerde, galaksimizdeki gibi, birçok güneş ve ayların olduğunu anlıyoruz. Aynı şekilde ifadelerden biri de Yasin 40 ayetinde geçmektedir. âyette geçen hepsi anlamındaki “küll: kelime­sinin çokluk ifâde edişi aylar (:akmâr) ve güneşler (:şumûs) in çokluğu sonucuna bizi ulaştırır. Bugün ulaştığımız astronomi bilgileri de zaten kâinatta birçok güneş ve ay olduğu yönündedir. Yukarda yıldızlar ve gezegenler bölümünde de dediğimiz gibi, her yıldız bir güneş olduğundan kâinatta milyarlarca güneş vardır. Dünyamızın güneşi gibi her güneş, değişik sayıda da olsa bir takım gezegen ve diğer uydulara sahiptirler. Yalnız bizim güneşimizin uydu ve geze­genlere sahip olduğunu düşünmek elbette ayetlerdeki ifadelerden ve şu an ki ulaşılan bilimsel verilere göre yanlış olur.

Her ne kadar göklerde birçok yıldızlar, aylar, güneşler olsa da, bizim galaksimizde ki güneş ve ayın dünyamızda ki canlıların hayatlarını idame etmeleri için özel tasarlandığı unutulmamalıdır. Bu yüzden yukarda verdiğim Nuh,12 ayetinde açıkça bunların bizim hizmetimize verildiği belirtilmiştir. Bugün dünyadaki madenlerden tutun birçok enerji kaynaklarının oluşumunda bu gök cisimlerinin payı büyüktür ve bu durum inkarı mümkün olmayan bir gerçektir. Burada akla şu soru gelebilir: madem evrende birçok güneş ve ay varsa, dünyadaki gibi bir yaşam yeri yani başka dünyalar varmıdır? Hemen belirtelim ki, kuran ayetlerinden bizler böyle yaşama müsait yerlerin olduğunu anlıyoruz. Mesela:  O, iki doğunun ve iki batının Rabbidir. (Rahman,17) O, göklerin ve yerin ve bunların arasında ne varsa hepsinin Rabbidir. O, doğuların da Rabbidir.(Saffat,5)  Artık, Doğu’ların ve Batı’ların (tüm tarafların, kıtaların ve kâinatın) Rabbine yemin ederim; Biz gerçekten her şeye Muktedir konumdayız;(Meariç,40) gibi ayetlerden bizler göklerde başka güneşlerin varlığını değil sadece, dünya gibi ve dünyamızın sahip olduğu güneş ve ailesi gibi galaksilerin varlığını anlıyoruz. Yedi ayrı gökler ve bu ayetlerden anlıyoruz ki, bizim güneşimiz gibi güneşler 7 gökte de mevcuttur.  Ayetlerde açıkça çoğul olarak doğulardan yani yönlerden bahsetmiş bir yönden değil. Yedi gök ayetleriyle beraber değerlendirdiğimizde bizim güneşimiz gibi göklerde 7 ayrı güneşin olduğunu anlıyoruz. Hal böyle olunca talak 12 ayetinde yerden de o kadarını yarattık yani ifade edilen göklerin sayısınca dünya, yerden de 7 adet yaratıldığı ifade edilir ki, bizler bu ifadelerden göklerde aynı dünyamız ve güneşimiz gibi yedi ayrı dünya ve güneşin varlığını anlıyoruz. Her ne kadar müfessirler bu ayetlerin tefsirlerinde güneşin mevsimlere göre kuzey ve güney ya­rımkürelerde ulaştığı en son noktalar arasında her gün, doğuş ve batış yerle­rinin değişmesi, tarzında anlamışlarsa da daha önce belirttiğim gibi müfessirler zamanlarındaki bilgilere göre yorumlamışlardır ayetleri. “iki doğu ve iki batı” ifadesi müfessirlerce; yaz ve kış, kuzey ve güney yarımkürelerde güneşin ulaştığı en son noktalar, olarak yorumlanmıştır.  Bunlardan Fahruddîn er-Râzî, diğerlerinden farklı olarak bu âyet­lerde; bir ihtimal, başka gezegenlere âit maşrık ve mağriblerin kastedilmiş olacağını, görüşlerine ilâve etmiştir. Bu ayetleri sadece dünyada güneşin doğuşu diye tanımlayanlar muhtemel ki, ayette o iki doğunun ve iki batının Rabbidir ifadesinde dünya kelimesinden, yer yüzünden bahsedilmediğini gözden kaçırmışlardır. Elbette ki bu ayetler göklerde de güneşlerin olduğunu, gece-gündüz yaşayan gezegenlerin olduğunu, hatta saffat 5 ayetindeki doğuların derken güneşin hiç batmadığı yerlerin varlığını da bizler anlamaktayız. Göklerde canlılar meselesine ilerde değinileceğinden dolayı, burada kısaca başka dünyalara temas edilmiştir. Umuyoruz ki ilerde bilim dünyası bu güneşleri ve yaşam yerlerini keşfederler.

Güneşin bazı özellikleri

Yukarıda yıldızların ve gezegenlerin farkını anlattığımız bölümde de beyan ettiğimiz gibi, yıldızlar ışıklarını kendileri üretirler. Güneşte bir yıldız olduğundan güneşimizde ışığını kendi üretmektedir. Kısaca güneşin özelliğini tanımlayacak olursak:

Güneş, Güneş Sistemi’nin merkezinde yer alan yıldız. Orta büyüklükte bir yıldız olan Güneş, tek başına Güneş Sistemi kütlesinin % 99,8’ini oluşturur. Geri kalan kütle Güneş’in çevresinde dönen gezegenler, asteroitler, gök taşları, kuyruklu yıldızlar ve kozmik tozlardan oluşur. Gün ışığı şeklinde Güneş’ten yayılan enerji, fotosentez yoluyla Dünya üzerindeki hayatın hemen hemen tamamının var olmasını sağlar ve Dünya’nın iklimi ile hava durumunun üzerinde önemli etkilerde bulunur. Samanyolu Gökadasında bilinen yaklaşık 200 milyar yıldızdan birisi olan Güneş’in kütlesi sıcak gazlardan oluşur ve çevresine ısı ve ışık şeklinde radyasyon yayar. Güneş, yaklaşık olarak, Dünya’nın çapının 109 katına (1.5 milyon km), hacminin 1,3 milyon katına ve kütlesinin 333 bin katına sahiptir. Yoğunluğu ise Dünya’nın yoğunluğunun ¼’ü kadardır. Güneş samanyolu galaksisi etrafında yörüngesi vardır, bu yörüngede 828.000 km/s hızda hareket eder, yörüngede hareket ederken kendi sistemindeki gezegen, meteor vs tüm parçalar güneş ile birlikte samanyolu etrafında dönmektedir. Bu hızı, yer değişikliğini bir uzay aracı güneş sisteminden komple çıktıktan sonra fark eder, güneş ve güneş sistemi kendisinden 1saatte 828.000 km olarak uzaklaşacaktır. Güneş kendi ekseni etrafında saatte 7.000 km hızla döner ve bir tam turunu yaklaşık ortalama 27 günde tamamlar. Güneşin yüzey sıcaklığı 5500 °C ve çekirdeğinin sıcaklığıysa 15,6 milyon °C’dir. Güneş’ten çıkan enerjinin 2,2 milyarda 1’i yeryüzüne ulaşır. Geriye kalan enerjisi uzayda kaybolur. Güneş’in üç günde yaymış olduğu enerji, Dünya’daki tüm petrol, ağaç, doğal gaz vb. yakıta eşdeğerdir. Güneş ışınları 8,44 dakikada yeryüzüne ulaşır. Güneş, Dünya’ya en yakın yıldızdır. Çekim kuvveti Dünya yer çekiminin 28 katıdır.

Enerjisini hidrojen çekirdeklerinin füzyonla helyuma dönüşmesinden elde eder ve hidrostatik denge içindedir, yani zaman içinde ne genişler ne de küçülür. Saniyede 600 milyon ton hidrojen, helyuma dönüşür. Bu da, Güneş’in her geçen saniye 4,5 milyon ton hafiflemesine yol açar. Güneşle alakalı bu bilgiler 17. Yüzyılda teleskopun icadından sonra günümüze kadar bilimin elde ettiği bilgilerdir. Güneşin bir yıldız olduğunu ve ışıklarını kendilerinin ürettiğini mucizevi olarak ifade eden ayetleri yukarda görmüştük. Hadisler içerisinde güneşle alakalı bilgilerden ise, baktığımızda güneşin bazı özellikleri beyan edilmiştir. Hadiste: Nar (ateş) Rabbine; benim bir kısmım diğer kısmımı yiyor, diye şikâyette bulundu. Yüce Allah da onun, biri yazın öteki kışın ol­mak üzere iki nefes almasına izin verdi. Mâruz kaldığınız en çok sıcak ile sizi en çok üşüten zemheri işte budur. Diye buyrulmuştur. [1]

Hadiste görüleceği üzere, Efendimiz s.a.v cehennemin ateşinin bir özelliğiyle güneşimizin özelliğinin aynı olduğunu örneklendirerek beyan etmiştir. Bu hadiste birincisi yukarda altını çizdiğim bölümlerde bilimin ifade ettiği gibi, güneşin sıcaklığının dıştan içe doğru değişkenliği, derece farklılığı iki nefes tabiriyle ve güneşin içinde de sıcaklık ve soğukluk yaşadığını ise, hadisin sonunda yaz- kış ifadesiyle beyan edilmiştir. Her ne kadar dünyanın yazı ve kışı olayı ilk etapta anlaşılsa da hadisten, dünyanın bu durumunun kaynağı olarak güneşteki nefes ve yaz-kış kastedilmiştir. İkincisi hadiste ateşin kendisinin bir kısmının, diğer kısmını yediğini ifade eden durumsa, bilimin hidrojenin, helyuma dönüşmesi, yani ateşin bir kısmının bir kısmını yemesi dediği gerçektir. Ve bu hidrojenin, helyuma dönüşmesi ve güneşteki patlamalarla güneşin 4,5 milyon ton hafiflemesi, rahatlaması da hadisin iki nefes alıp verme ve ateşin rahatlaması ifadelerini içermektedir. Hadisteki ifadelerin bilimin bulgularıyla aynı olduğunun daha iyi anlaşılması için kısaca bilimin bu husustaki beyanını yazacağız.

Uygun filtrelemeyle Güneş gözlemlendiğinde ilk dikkati çeken etrafına göre daha soğuk olması nedeniyle daha koyu gözüken belirli sınırlara sahip Güneş lekeleridir. Güneş lekeleri, güçlü manyetik kuvvetlerin ısı yayımını engellediği ve sıcak iç bölgeden yüzeye doğru enerji transferinin azaldığı yoğun manyetik etkinliğin olduğu bölgelerdir. Manyetik alan koronanın aşırı ısınmasına neden olur ve yoğun Güneş püskürtüleri ile koronada kütle fırlatılmasına neden olan etkin bölgeler oluşturur.

Güneş’in üzerinde görünür Güneş lekelerinin sayısı sabit değildir ama Güneş döngüsü denen 11 yıllık bir döngü içinde değişiklik gösterir. Döngünün tipik minimum döneminde çok az Güneş lekesi görünür ve hatta bazen hiç görünmez. Gözükenler yüksek enlemlerde bulunur. Güneş döngüsü ilerledikçe Spörer yasasının açıkladığı gibi Güneş lekelerinin sayısı artar ve ekvatora doğru yaklaşır. Güneş lekeleri genelde zıt manyetik kutuplara sahip çiftler olarak bulunur. Ana Güneş lekesinin manyetik polaritesi her Güneş döngüsünde değişir, dolayısıyla bir döngüde kuzey manyetik kutba sahip olan leke bir sonraki döngüde güney manyetik kutba sahip olur.

Güneş döngüsünün uzayın durumu üzerinde büyük etkisi vardır ve Dünya’nın iklimi üzerinde de önemli bir etki yapar. Güneş etkinliğinin minimumda olduğu dönemler soğuk hava sıcaklıklarıyla, normalden daha uzun süren Güneş döngüleri de daha sıcak hava sıcaklıklarıyla ilişkilendirilir. 17. yüzyılda Güneş döngüsünün birkaç on yıl boyunca tamamen durduğu gözlemlenmiştir; bu dönemde çok az Güneş lekesi görülmüştür. Küçük buz çağı ya da Maunder minimumu diye bilinen bu dönemde Avrupa’da çok soğuk hava sıcaklıklarıyla karşılaşılmıştır. Daha da önceleri benzer minimum dönemler ağaç halkalarının analiziyle ortaya konmuştur ve bu dönemler normalden daha düşük global hava sıcaklıklarıyla eşleşmektedir. [2]

Verilen bilgilerden de anlaşılacağı üzere, efendimiz s.a.v bilimin yeni bulgularından olan, güneşin sıcaklığının farklılaştığını, içinde enerji dönüşümü yaşayarak bir nevi kendini yediğini, buzul çağı gibi durumları yaşayarak, yaz-kış yaşadığı ve nefeslendiğini mucizevi olarak beyan etmiştir. Bu durum biraz akıl ve vicdan sahibi olanların efendimizin s.a.v bilgi kaynağının her şeyi yaratan Allah Azze ve cel olduğunu, haşa kendisinin uydurmadığını gözler önüne koyar.

Bir şey daha söyleyeyim bu hadiste bizler bilimin şu an bilmediği bir inceliği daha görüyoruz.  Nasıl ki İnsan nefes aldığında hava onun ciğerlerine ve oradan da hücrelerine kadar gider. Bunun gibi iki nefes ifadesinden güneşin, patlamaları ve içindeki değişimlerde bir nevi kendisinde açılan bir takım dev delikler vasıtasıyla içerisine dışarıdan başka gaz rüzgârlarını da belli oranda çekip aldığını sonra dışarıya başka türden gaz ve enerjiler püskürttüğünü anlıyoruz. Bir diğer incelikse, yaz- kış ifadelerinden güneşin başlangıçtaki ve şu an ki durumunu (yani yaz-sıcak) ve kış-soğuk ifadesinden de kıyamette en son geleceği Halide anlıyoruz. Yukarda verdiğimiz ayetlerde ışıklarının söndürüleceği ifadelerinden ve bilim adamlarının bulgularından da anlıyoruz ki, güneş yok olmadan öncesinde böyle bir soğuma yaşayacaktır. Umarım bilim ilerde bu ve benzeri birçok güneşle alakalı bilmediklerini keşfederler.

Güneşe ateşinin hararetinden dolayı, patlamalarla nefes alıp vermeyi bahşeden, güneşle cehennemi bize tanıtan yüceler yücesi zatı azameti ve kibri yasınca tespih ve tenzih ederiz.

Kıyametin on alametlerinden olan güneşin batıdan doğması, meselesine kıyamet bölümünde değinileceğinden dolayı, burada temas etmedik.


[1] (Buhârî, Bed’uİ-halk, 10; Müslim, Mesâcid, 185; İbn Hibban, Sahîh, IX/277, No. 7423; Bagavî, IV/5,No. 4392)

[2] (Lean, J. (1992). “Estimating the Sun’s radiative output during the Maunder Minimum”. Geophysical Research Letters. Cilt 19. ss. 1591–1594.-Wikipedia,org. Güneş mad.)

Etiketler:

Güvenlik Sorusu ** Zaman sınırı bitmiştir. CAPTCHA yeniden yükleyin.