İslamda ibadetlerin sağlığa faydaları
Hocamızın İslamda ibadetlerin sağlığa faydaları Sohbetinden not alınan bazı kısımlar
Yaratıcı Kudret Halık c.c. Esmasına uygun bir şekilde kainatı bir ölçü ile yarattığından dolayı, yaratılmış olan tüm varlıklar isteseler de, istemeseler de yaratılmış olmaları vasfından dolayı otomatikman Allah’ı zikir halindeler zaten.
Ama Allah, bu mevcudatta iki tane akıl sahibi varlığı seçiyor, onlara böyle bir hikmeti haberdar ediyor peygamberlerle ve diyor ki:
Benim sizden istediğim siz zaten öylede böylede nefes alıp verirken dahi Beni Zikrediyorsunuz. Senin bir saniye içersinde kanında milyarlarca değişim oluyor hangisinden haberin var, hiçbirinden haberin yok. Onların işte hepsi tabii yaratılma, fıtrata uygun yaratılma haliyle aslında Allahu Tealayı zikir halindedir. Biz bunları yıllardır anlatıyoruz. İnsanın açlık duygusu denilen şey midenin hal diliyle Allah’a duasıdır. Bütün uzuvlarınız fıtrata uygun bir zikir halindedir. Ama nefsiniz o kadar baskındır ki bu vücud dünyanıza helale uygun yemediğiniz için, harama uygun yaşadığınız için içerdeki sistemi kendi ellerinizle bozuyorsunuz. Yani sen mideni üçte bir şeriatın sana tavsiye ettiği şekilde uygulamaya riayet etmezsen buna uygun çalışmasını sağlayacak olan bilgi ve birikimi, yeme ve içme ölçülerini vermezsen mideye, bir müddet sonra midenin işlevi bozulmaya başlıyor işte. Otomatikman sen farkına varmadan kendi midenin, kendi uzvunun doğal zikrini bozduğun için ekstra mesuliyete giriyorsun. Adam diyor ki: Hocam bende niyeyse bilmiyorum eskisi gibi iştah yok diyor, eskiden açlığımı hissederdim… Hissedemezsin tabi midene felç geçirtmişsin nerden hissedeceksin Doğal yapı. Aynı bunun gibi her uzvun Allah’u Tealaya böyle tabii olarak bir zikir hali var.
Allah’u Teala kulunu haberdar ediyor. Kuluna diyor ki bak böyle bir gerçek var ortada, yani siz isteseniz de istemeseniz de zikrediyorsunuz zaten, Ben istiyorum ki siz bunu bilinçli yapın. Yani namazını kıl, zikrini yap, yerken içerken benim adımı an bunu bilinçli yap. Bilinçli yaptığın zaman razı oluyor merhamet edecek. Tek istediği bu, başka bir şey istemiyor.
Bak sistem kurmuş kâinatta. Şu koskoca güneş, sırrını bilim dünyası daha tam anlamıyla çözmüş değil, nice nice fayda ve hikmetleri var. Bugün bakıyorsun diyorsun ki Allah Allah, güneş gibi devasa bir sistemi, ki güneş sistemini bizim gök adamız gibi bir sistemi diyorsun ki: Ya Rabbi ne kadar büyük bir merhamet ki inceledikçe araştırdıkça aslında anlıyoruz yeryüzündeki varlıkların yaşamını sağlayabilmesi için en uygun haldeler. Aslında senin için yaratılmış onlar, anlayabildiniz mi?
Bilim geliştikçe biz bu tarz ayetleri daha iyi anlıyoruz. Allah c.c. diyor ki:
Esteizzu billah‘’Ve sahhareş şemse vel kamer’’ ayetleri vardır böyle onlarca geçer. Biz diyor güneşi ayı yıldızları geceyi gündüzü bunları türevlerini sayıyor böyle yağmuru mesela soğuğu anlayabildiniz mi? Diyor ki biz bunların hepsini insanoğluna hizmet için yarattık. Ayet var böyle.
Eskiden insanlar mana veremiyordu. Niye? Çünkü bakıyordu devasa bir güneş sistem ay, dünyayla ne alakası var. Bu ayetleri okudukları zaman ister istemez düşünürlerdi. Ama şimdi bilim ne yapıyor her gün bir hikmeti, inceliğini çözüyor. Allahu Ekber diyorsun ya. Senin bak madenlerinden tut bitkilerindeki birçok oluşuma kadar anlayabildik mi? Güneşin faydaları var.
Ki petrol en önemli madenler, doğal kaynaklarımız, Güneşin rolü çok büyük. Güneş olmasaydı o tür madenlerin hiçbiri olamazdı yeryüzünde, bu sadece güneşin etkisi, Ay’ın ve diğerlerini saymıyorum. Bulunduğu konuma bakıyorsun bir derece dünyaya yaklaşsa yanıp kül olacak, çorak olacak diyor, bir derece geri gitse kuzey kutbuna dönecek dünya. Böyle hassas bir denge Şimdi bilim dünyası bunları buldukça, hakikaten insanların, hayvanların, nebatatın yaşamalarını idame etmeleri için en uygun şekilde yaratılmış sistem. gerçekten, ki nebatatın, hayvanların sonuçta baktığın zaman yaratılış gayeleri de sana hizmet. Yine dönüp dolaşıyorsun diyorsun ki: Ha Allahu Teala niye ben ademoğullarını, insanı gerçekten birçok varlıklardan üstün kıldım dediğini o zaman daha iyi anlıyorsun. Ben Adem’i gerçekten kerem kıldım, bütün varlıkların üstüdür diyor. Yerleri ve gökleri ben onun hizmetine verdim, gibi ayetlerin inceliklerini daha iyi anlamaya başlıyorsun. Diyorsun ki ya SübhanAllah Ya Rabbi. Düşün şimdi bir murat, tolga, Ahmet, Fatma,aişe vs. dünyaya gelecek ve murat dünyaya gelecek diye hayatını normal şartlarda idame etsin diye on milyar yıldır güneş orda vazifesini yapıyor. On milyar yıl, yıldızlar gezegenler Ay milyarlarca yıldır vazifesini yapıyor niye? Bir murat gelecek diye. Neymiş efendim, o murat, Ahmet,tolga, Fatma, aişe vs. dünyaya gelecek, bakacak bu nizamı bu ölçüyü bu dengeyi görecek SübhanAllah diyecek Yaratıcısına şükretmenin yollarına gidecek. Umulur ki merhamete gark olurlar diye. Allahu Tealanın inayetine bakarmısın? Bu süreç hepimiz için geçerli.
Kul’a verdiklerine bak, şimdi saymaya başlayacağız sen şoka gireceksin, diyeceksin ki hocam hiç böyle düşünmedik. Detaya indikçe neler çıkacak neler. İnceden inceye düşünsek ne kadar nankörmüşüz diyeceğiz. Allah c.c verdiği nimetleri teker teker Kuran’da sayıyor, örneklendirme yapıyor ve çok ilginçtir her örneklendirmenin akabinde yazıkki insan çok cahildir, nankördür, şükürsüzdür diyor. Böyle insanlardan olmaktan hakka sığınmamız lazım.
Hepsini geçtim mesela nefes büyük bir nimet, alda verme göreyim seni. Affedersin bak idrara sıkışıyoruz kendimizi zor atıyoruz tuvalete ve her tuvaletten çıkışta birçoğumuz, Ya Rabbim ne büyük bir nimetmiş meğerse diyoruz, sisteme bak, sistem mükemmel işliyor. Ama emin ol bu dengeyi bu sistemi bu kadar mükemmel merhameti gereği insana bahşeden Allahu Teala’ya maalesef kullar şükretmiyor. Nankörlük ediyorlar, başta ben kendimi söylüyorum. Hiçbirimiz layıkıyla Allahu Teala’ya şükretmiyoruz. Maalesef şükürsüzlük yolunu tercih ediyoruz. İnsan şaşırıyor ya, bazen bunu ben bile demekten kendimi alıkoyamıyorum. Düşünüyorum, sisteme bakıyorum devasa bir kainat, senden tek isteği Allah diyeceksin. Beni anın diyor beni övün. Şunu duyabilme adına koca bir sistem, kainat kurmuş aman ya rabbi. Bilim dünyası, binlerce profesör gece gündüz harıl harıl çalışıyor bırak galaksiyi güneşin, ayın birçok sırlarını çözemediler. Öylesine geniş devasa bir ölçü nizam, bu sefer şaşırıyorsun bu nasıl bir şey ya rabbi. Bu nasıl bir merhamet İnsan hayrete düşüyor.
Diyeceğim şu;
İşte Allahu Teala her şeyi bir ölçü üzere yarattığı için, vücudumuzda da ölçüler var. Helalin helal kılınması, haramın haram kılınmasının sebepleri aslında budur. Bakın haram olan şeyleri araştırın, kesinlikle tıbbi anlamda vücudumuza zararlı olduğu için aslında din size onu haram kılmıştır. Bak mesela çok ilginçtir günümüzde en çok, geçmişte de bize çok sorulurdu bazı ateistler tarafından altın niye erkeğe haram, ipek neden erkeğe haram. Buna cevap vermek için kalkıp ayet hadis okuyamazsın, adam ateist bunları baz almayacaktır. Niye kadına değil de erkeğe haram. Sen altının içeriğini, ipeğin içeriğini biliyor musun diyorum hayır diyor. Bu materyallerin içeriklerinin insan ten-cilt uyumunu araştırdın mı? diyorum hayır diyor. E niye bunları bilmeden yorum yapıyorsun, bu sefer bakıyor ki pabuç pahalı. İpek giyen erkekler kesinlikle cilt hastalıklarına yakalanırlar. Kadının ten yapısıyla erkeğin ten yapısı birbirinden çok farklıdır. İpekteki bazı maddeler kadının ten yapısına uyumlu olduğu için kadına zarar vermez ama erkek ürtiker tarzı sıkıntılar yaşamaya başlar. Denemesi bedava devamlı ipek giyin görürsünüz, bu gün bir çok cilt hastalıklarında erkeklerin araştırsınlar aslında ipek ve ipek içeren ürünler giydiklerinden de kaynaklanır bu hastalıkları ama doktorlarda kişilerde buna hiç ihtimal vermezler belki akıllarına bile gelmez bununda hastalıkta rolü olabilir araştıralım demek. Aynı kimyasal içeren maddelerin sair hastalıklarımıza etkilerini hesap etmedikleri gibi. Aynı şey altın içinde geçerli, altın kadının tansiyon dengelerinde herhangi bir oynamaya sebebiyet vermezken erkekte tansiyon değerlerinde oynamaya sebebiyet verir. İçinde bulunan civa senin tansiyon hücrelerine uyumlu değildir çünkü. Anlayabildiniz mi?
Daha bunun gibi nice örnekler var, haramların neden haram olduğuyla alakalı olarak. Kİ bunlar günümüzde Müslüman doktorların Allah sayılarını artırsın dua ediyoruz, gayretleriyle ortaya çıkan şeyler.
Dört sene önceydi Allah’u alem zikrullahın timüs bezi üzerindeki etkileriyle alakalı bir küçük yazı yayınlamıştım. Bilim dünyası Müslümanların yüz yıllardır yağtığı şeyin bedensel faydasını bakın şimdilerde buluyorlar. Bak bilim dünyası, insandaki timüs bezini, tiroid bezini, hipofiz bezini bezlerini normal dengede ölçüde çalıştırmanın yolunu arıyorlar. Bunun yöntemi gayet basit Zikrullah. Ben bunu dört sene önce yayınladığım o yazıda yazmıştım. Nakşibendi yolundaki zikirden örnek verdim. Dili damağa yapıştırıp kalbi anlamda zikir ile meşgul olan insanlar. Bu zikrin timüs bezini uyardığından bahsetmiştim. Timüs bezi ahva bölgesindedir. Özellikle latife dersi çekenler ahva üzerinde zikir çektikçe timüs bezini uyarırlar sürekli. Timüs müthiş bir dengeleme yapmaya başlar. Onun için zikirden kalkan insan kendini çok huzurlu hisseder. Niye? Çünkü mutluluk hormonunu salgılamaya başlamıştır vücut. Aslında baktığın zaman yapılan ibadetlerin bile zahiri anlamda vücutsal anlamda sana faydası olduğu için emredilmiş. Hikmetlerinden biri çıkıyor ortaya. Namaz mesela , bak yedi kemik üzerine yapılıyor, toprağa temas ediliyor. Günde beş defa sen aura sistemini deşarj ediyorsun. İnsandaki en hassas noktalardır bu yedi nokta. Yani insan vücudundaki elektriklenme, statik elektrik dediğimiz enerji dediğimiz şey en kolay ve en çabuk bu noktalardan içeri girer ve bu noktalardan dışarı çıkar. Onun için yüksek gerilime kapılanlar, elektrik akımına kapılan insanların ilk parmak aralarından patlak verir. Allah resulü s.a.v. ne diyor; Abdest alırken elleri hilalleyin parmak aralarını mutlaka hilalleyin. Niye? Çünkü suyun sendeki elektriği çekici özelliği var. Buralardan daha çabuk çıkıyor o elektrik. Hilalletiyor bak sana. Abdest olsun, normal namaz olsun, günde beş defa toprakla temas etmeni sağlıyor. Yani bu yedi nokta senin aura yapını nötrlemeni sağlıyor. Ölçülü çalışmasını sağlıyor. Doğu mistizminden günümüze ulaşan bir akım var. Çakralar Ne diyor adam. Gidiyorsun yanına diyor senin göbek çakran tıkanmış. E tabi, yazık ki benim Müslümanım doğu mistizminde kökene baktığımız zaman onların esinlendikleri, bizim islam tasavvufundaki büyük alimlerin öğretileri, onlar bunu kendi kafalarına göre çözümlemeye çalışmışlar, çözebildikleri kadar faydalarını kendilerince çözmüşler, bir nevi sanalını üretmişler bu ilmin. Sanalını şimdi aynı Müslüman toplumlara ilim olarak satıveriyorlar. Benim garibim Müslüman şifayı çarkacı da arıyor. Gel senin o kök çakranı bir açalım diyor işte göbek çakran tıkanmış diyor, mide çakran şöyle olmuş. Onlarda arıyorlar tedaviyi şifayı. Bilmiyor ki her gün beş defa namaz kılan bir insandaki tüm çakralar dengede çalışır. Bunun için emredilmiştir zaten. Abdesti hakkıyla al, gusül denilen nimeti hakkıyla yerine getir, yeme ve içme edeplerine sünnetine uygun hareket et, vücuttaki tüm çakraları olması gerektiği gibi çalışmasını sağlayan faktörlerdir. Adam bunu bilmiyor işte. Niye? Çünkü ibadetinde ibadet bilinci yok. Namaz kılıyor ama bu aura yapısını, enerjiyi, yani bizim islami dille konuşacak olursak rahmeti, bu bir enerjidir bak artı enerji, eksiye de biz zulmet diyoruz negatif enerji. Haram olan şeyler çeker o enerjiyi. Helal olan şeyler rahmet dediğimiz artı olan enerjiyi çeker. Anlatabildim mi? Çünkü bu enerjiler bizim galaksimizde varolan birşeydir. Aura yapımızda bile vardır, maddede vardır hepsinde vardır.
Adam bunu bilmiyor. Gidiyor orda göbek çakrasını çalıştırabilmek için yöntemler öğreniyor, meditasyon öğreniyor, dinine aykırı. Kendi inancında kişinin küfre girmesine sebebiyet verecek itikadlar aşılanıyor bu insanlara. Sabahları nirvanadan medet iste hımmm. Gittin sen işte. Aynı Müslüman kalkıp öğlende namaza gidiyor. Ne yapıyorsun sen? Dinini bilmiyorsun, onların vermeye çalıştığı şeyin din tahrifatı olduğunu bilmiyorsun. Onların sana sanal olarak vermeye çalıştığı şeyin özünde, o öz ilmin sende olduğunu bile bilmiyorsun. İslamın emirlerinde, öğretilerinde bu faydalar olduğunu bile bilmiyorsun, hiçbir şeyi bilmiyorsun. İşte şeytan ve oluşumlarının kucağına hop diye düşüyorsun.
Bugün, onun için diyoruz işte. Müslüman doktorlara çok büyük sorumluluklar düşüyor. Bu insanlar namazın, guslün, abdestin tıbbi faydalarını, nasılki misvakın 18 tane hastalığa çaresi var diyoruz. Bunu nasıl dile getiriyorlarsa, büyük diş macunu firmaları misvağın tozunu katmak zorunda kalıyorlarsa demekki bir faydası var. Aynı bunda yapmış olduğunuz gibi Müslüman doktorlar kalkacaklar tüm bu ibadetlerdeki incelikleri bu aura yapılarını, çakralara olan faydalarını oturacak anlatacaklar. Çünkü artık insanlar enteresan bir tarafa gitmeye başladı. Delilsiz inananlar azalmaya başladı. Eskilerin tabiriyle kocakarı imanı kalmadı. Niye yapacam sorusu çıkıyor karşına. Yaparsan sana faydaları var anlattık ve daha niceleri. Ama bunu anlatırken de belirtmekte fayda var. Sen Müslüman olarak inancın gereği yapacaksın faydalarını ön planda tutmayacaksın. İbadetlerini Allah rızası için yapacaksın, yoksa bu bahsedilen faydalar sende görülmez. Çünkü şeytan size bu kanaldan saldıracak tedbirli olacaksınız. Müslüman toplumu her anlamda gayeden sapmış durumda o tuzağa düşmeyin. İslamda helaller ve haramlar dediğimiz herşey, aslında insan vücudunda gerek maddi yapısına gerek manevi yapısına ya faydası vardır onun için helal kılınmıştır yada zararı vardır onun için yasaklanmıştır. Kesinlikle böyle hikmetler saklar. Ama bizler vücutsal faydalarından veya zararlarından dolayımı yapıyoruz veya yapmıyoruz Hayır. Biz Rabbimizin bize emrinden dolayı yapıyoruz veya yapmıyoruz İşin özü bu. Rabbim Teala Müslümanlara idrak, şuur versin kitaplarını dinlerini anlamayı nasip etsin. Müslüman doktorların da sayılarını artırsın islama ilimleriyle hizmet etmelerini nasip etsin. Amin.